Hangi siyasi, 14 Mayıs seçimlerini anlatmak isterse;
"Türkiye, tarihinin en önemli seçimine gidiyor,
Türkiye, 100 yılın seçiminin eşiğinde,
Bugüne karar yapılan tüm seçimlerden önemli,
Ülke geleceğinin yeniden yazılacağı seçim,
14 Mayıs seçimleri, ülkenin kader seçimi,
Bu seçimde sadece seçim yapılmıyor, kendi geleceğimizi de oylamış
olacağız.
Siyaset kartlarının yeniden dağıtıldığı, bir seçim.
Cumhuriyet tarihinin en zor seçimi "
Gibi, bu cümleleri ya da benzerlerini duyuyorsunuz değil mi?
Bir de "Aman seçmen oyunu verirken dikkat etsin. Kime, neden oy vereceğini iyi araştırsın. Bakın vatandaşı uyarıyorum" diye söze başlayan TV yorumcuları var.
Felaket senaryoları çizenler zaten her dönem baş köşelerde...
Mutluluk tablosu çizenler de elbette.
Seçmeni etkileyip, oyları istedikleri yöne kanalize edecekler ya?
Onların söyledikleri partilere oy verilmezse, kıyamet koparmış, ülke batarmış falan filan..
Bırakın bu işleri. Ne zaman uçtu ki yurdumun insanı..
Bu ülke ne bataklar gördü, ne krizler ne zorluklar yaşadı.
Ülkem insanı, esnafı, iş insanları krizlere alıştı, atlatıyor bir şekilde.
Türk lirasının dibi var mı diye çok merak edildi
Dibin de dibini gördük hep birlikte.
Sakın yanlış anlaşılmasın; kesinlikle kim gelirse gelsin demiyorum.
Asla da böyle bir şey demem, diyemem.
Ben de gazetecilik yaparken bir yandan da işletmemizin, çalışanımızın işine devam etmesi için mücadele veriyorum.
Bir krize daha asla ama asla tahammülüm yok.
Ama lafa gelince sürekli konuşanlar; bu seçimin öneminden söz
edenler, sandığa 47 gün kalmış, halen konuşmaktan öteye
gitmiyorlar nedense..
İşte buna çok bozuluyorum.
Mesela siyasilerin katıldığı bir açık oturum yok.
Seçmenin hepsini aynı anda dinleyip, kararını vermesi için.
Bizim ülkemizde vardı daha önce, başka ülkelerde halen var.
Ama bizde nedense bu gelenek kalktı.
Çok önemli seçim ama, hep birlikte oturup bekleyelim, bireysel açıklamalarla tek kale maç gibi izleyelim.
Durum bu.
Yukarıdan çeşitli vaatler söyleniyor söylenmesine de;
Yerelde nasıl seyrediyor bu işler, o çok önemli seçimi anlatmak için
kimse var mı?.
İlginçtir, bu seçimde sahada il başkanları bile yok.
Hepsi bizim gibi Ankara'daki liderlerin söylediklerini izliyorlar.
Sadece TV'de üç beş aynı yorumcu var.
Siyasiler adına konuşuyorlar adeta.
Hangi kanalın ideolojisi ne ise ona göre yorumlar, ona göre seçmeni yönlendirme.
Peki o kadar önemliyse bu seçim;
Vatandaşa bunu anlatan siyasiler, nedense halen 'sahada değil'..
O kadar önemli bir kader seçimi ise;
Halen genel merkezlerde 'illerde vekiller kim olsun pazarlıkları
yapılıyor da halka sorulmuyor'..
Hani çok önemliydi bu seçim.
Vekilleri siz belirleyince mi 'önemli oluyor'..
Vatandaşın tercih ettiği önemsiz mi?
Sordunuz mu kim sizleri temsil etsin diye?
Neden vatandaş kendi kaderini belirlerken kendi milletvekilini değil
de sizin gösterdiklerinizi seçmek zorunda kalıyor.
Öylesine önem arz ediyorsa bu seçim;
Siyasi partilerin genel başkanları neden 'Meydan mitingleri yapmıyor..
O meydanlardaki 'kalabalıkları, katılanların ruhunu göremiyoruz.
Deprem acımız, hassasiyetimiz var evet, davul zurna isteyen de yok.
Ama çıkın anlatın bakalım, "Neden oyumuzu size vermeliyiz'..
Bakın açık söylüyorum;
Seçime 47 gün kalmış, halen çoğu masal anlatıyor..
Temayüllerle parti içi 'milletvekili adayı belirliyorlar'..
Vatandaşın tercihini soran bile yok.
Genel Merkez'de işi bitirenler sıralamaya girecek, biz de bu seçimin çok önemli olduğu hikayelerine inanmaya devam edeceğiz, öyle mi?
Yani seçim kimin için önemli, o çok anlaşılır değil.
Sanırım 'çok önemli sözünü söyleyen siyasiler için' önemli.
Vatandaşa gelince;
Sizler 'içeriğini çok anlamadan, neden oy vermeniz gerektiğini tv yorumcularının yanlı açıklamalarını dinleyerek, oyunuzu kullanacaksınız.
Ve bunun adına da kader seçimi diyeceksiniz?
Şaka gibi bir seçim süreci izliyoruz.
Hem de 47 gün kalmışken...
Kader sandığına
47 gün kaldı